12 Eylül faşizmi

Üzerinden tam 43 koca yıl geçmiş ve o kara günleri aramızdaki bir çok  kişi anımsamaz. Dile kolay geliyor ve  43 yıl önce yaşananlar sanki bir başka ülkede yaşanmış gibi.

 

Oysa ki, 43 yıl önce bu ülkede bu millet bir Eylül sabahı  faşizm ile yani literatüre göre sermayenin en kanlı, en zorba diktatörlüğüne uyandı.  Kabus gibi…

 

Süngülerin gölgesinde  resmi kayıtlara göre tam 650 bin kadın erkek, genç yaşlı insanımız sorgusuz sualsiz  sorgu evlerine,işkencelere taşındı. Parçalanan insan umutları değil insan bedenleriydi. Gözaltına alınıp  yargılanan ve tutuklanan insanlar  cezaevi adı altındaki Nazi toplama kamplarına dolduruldu. Ölümün sıradanlaştığı günlerde ölümün bile zulüm ve şiddetten kaçışın ve hatta umudun adı olduğu günlerdi.

 

Biliyorum.Çünkü, 12 o günleredeh ben de geçtim,şahidim. Ve koridorlarda askıya alınmış ,tacizve tecavüze uğrayan genç kızlarımız ile kadınlarımızın acılı çığlıkları ile  lanetli sabahı karşılardık.

 

Darbe ve darbecilerin adaleti yoktu.Darbecilerin yargısı ve darbenin hukuku kara kanlı bir çarktı.Sıkıyönetim mahkemelerinde açılmış iki yüz bini aşkın davada  darbe yargısının karşısına dikilen yüz binler.Ülkede bir değil birkaç kuşak kırıldı ve yedi bini  aşkın  insan   idam ile yargılanırken,50 kişi idam edildi.

 

12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden yıllar geçmiş ve yaşananlar unutulur diye düşünülürken tarihin kanlı sayfalarından yırtılıp çıkarcasına 12 Eylül 2010 yılında darbeciler ve darbe talimatlarının uygulayıcılarına dönük AK Parti iktidarınca yollar açıldı ve şikayet yağmuru yaşandı.Türkiye’de ilk kez haklarında iddianame düzenlenen Kenan Evren ve darbeciler.yine tarihimizde ilk kez 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde haklarında soruşturma açılıp,yargılandılar.

 

Ve yine tarihimizde  .ilk kez,1962 Anayasa referandumuna  dahil ettikleri “ geçici 15.madde” ile ömür boyu hukuksal ve yargısal dokunulmazlık hakkı kazanan  madde kaldırılarak,darbecilerin yargılanmasının önü açıldı.

 

“Yetmez ama evet” diyen  yüz binler milyonlar açılmış darbe davalarının esi,izleyicisi oldu.Ve yargılama sonucunda Mahkeme.tarihimizde ilk kez. 18 Haziran 2014'te Evren ve Şahinkaya'yı, 1979'da verdikleri muhtırayla "anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", 1980'deki darbeyle de "anayasayı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçunu işledikleri gerekçesiyle "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırdı.Cezalar müebbet hapse  çevrilirken.Tahsin Şahinkaya ile Evren’in rütbelerinin sökülmesine ve mal varlıklarına el konulmasına karar verdi.

 

Bu ülkede darbeciler kimliksizdi ve her on yılda ezberlenmiş gerekçelerle yönetime el koyan  ve Mustafa Kemal Atatürk’e atıfta bulunan TSK’nin mensupları genel olarak ‘cuntacılar’,  ‘darbeciler’ olarak sonraki yıllarda anılıyordu. Ve yine Cumhuriyet tarihinde ilk kez darbe teşebbüsünde bulunanlar 15 Temmuz 2016 ‘da “ asker üniforması giymiş teröristler” olarak tanımlanıp, gerçek kimliklerine kavuşup, tarih ve toplum,siyasal yaşamında hak etikleri yeri aldılar: ABD ajanları ve vatan hainleri.!

 

Keza, 15 Temmuz 2016’da  FETÖ’cü asker asker kılıklı teröristlerin darbe kalkışmasına karşı Cumhuriyet tarihinde yine ilk kez AK Parti iktidarı ve halkın gösterdiği direniş ve karşı koyuş 251 insanımızın şehit olması ve 2 binden fazla yurttaşımızın yaralanmasına karşın başarıyla sonuçlandı.Bir destan yazıldı. Tarihsel  ve toplumsal döngü kırıldı. Türkiye’de sergilenen direnç ve direniş tüm dünyada  ülkeler ve halklara örnek oldu.

 

Cunta,dikta ve faşizan arayışlara karşı  27 Mayıs, 12 Mart ,12 Eylül,28 Şubat ve 15 Temmuz’da  yaşananlar ve halkın dinenişi ve mücadelesi Türk halkının demokrasi ve özgürlüklere, insan haklarına duyduğu derin bağlılığın dışa vurumu ve  dipten gelen dalganın bir sonucu ve başarısıydı.Kuşkusuz bu mücadelenin yeşermesi ve verilmesinde  27 Mayıs sürecinden başlayarak 12 Mart ve 12 Eylül süreçlerinde öncüllüğü elden bırakmamış özellikle bir avuç komünist ve sosyalistin, devrimci demokratın rolü ve önemi yadsınamaz.

 

Türkiye, tarih ve toplumsal gelişme ve mücadelede “ilklere” sahne oldu ve  Türk halkı bu zorlu ve ölümüne yolculukta başarılı sınavlar verdi,hala da veriyor.Zulme ve karanlığa karşı direnerek yaşamını yitirmiş insanlarız,şehit oldular ve verilen mücadelenin boşa verilmediğini tarih önünde bir kez daha ispatladılar.Onlar kazandılar ve  faşist darbeci Kenan Evren ile şürekası, katiller bir kez daha kaybettiler. 43 yıl sonra 12 Eylül üzerine çok şey söylendi,yazıldı, filmleri çekildi. Bu kanlı daha öykü bitmedi.Söylenecek ve yazılacak çok şey var.

 

Örneğin. ‘Cumartesi Anneleri’ bu kanlı ve karanlık sürecin takipçileri ve izleyicileri.mağdurları. Kocalarını.kızlarını ve çocuklarını aradan geçen 43 yıla karşın bulamayan insanların öyküsü ve ayıbı.Bu acılar ve ayıpla Türkiye geleceğini imar edemez.Acılara mehlem olmak ve bir nebze de olsa bu acı ile 43 yıldır yaşayan insanları bir nebze rahatlatmak gerekiyor.Bu namus borcudur.

 

Esen kalın..