Reklamı Geç
YAZARLAR
GAFLET-DALALET-HIYANET
Ozan Utku ARICAN
30 Ağustos 2022 - Salı 16:56
170 defa okunmuş.

Devletler, bulundukları topraklar üzerinde mutlak egemenlik sahibidir. Egemen olan devletler, diğer devletler tarafından tanınır ve ilişki düzlemi egemenlik sınırlarına karşılıklı saygının korunması çerçevesinde sürdürülür. Bu saygı, bir çok ilişkinin geliştirilmesi bağlamında ülkelerin çıkarları söz konusu olsa dahi korunur ve geliştirilir.  Ancak devletler arasında çıkar ilişkilerinin çarpışması, egemenlik sınırlarının aşılması, tehdit edilmesi beraberinde büyük problemleri ve savaşı ortaya çıkarır.

   İnsanlık ihtiyaçlar noktasında nasıl birbirine muhtaçsa, devletlerde sistemin devamlılığı veya yaşanan sorunların çözümü için diğer devletlere muhtaçtır. Yine bunun temelinde ihtiyaçlar belirleyicidir. İhtiyaçların ya da çıkarların hukuki şekilde elde edilmesi, ancak uluslar arası hukuk baz alınarak sağlanabilir.  Netice de diplomasinin varlığı, çatışma ortamını minimum düzeye indirerek, dünya barışının ve ülkeler arasındaki denge ortamının korunmasını mümkün kılmaktır.

  Ancak dış ilişkilerde birbirinin egemenliğine müdahale edilmesi, eşit statüde olan her iki devlet için müdahale ve sınırlama zorunluluğunu gündeme getirir.  Böylece denge sağlanır ve devletler egemenliklerini muhafaza ederler. Ne zaman ki bir devletin dış ve iç düzenine karşı üstünlük varmışçasına bir hamle yapılır, o zaman uluslar arası hukuk çiğnenir ve diplomatik kriz baş gösterir. Kimi zaman tarihte gördüğümüz gibi, bir devletin topraklarının işgal edilmesi, sadece diplomatik yolla değil aynı zamanda askeri olarak egemenliğin tekrar sağlanması için gerekli meşruiyet ortamını oluşturur.  

   Belirli bir toprak parçası üzerinde bir milleti, bayrağı, devleti, ordusu olan ülkenin egemenliği, tartışılmaz. Sadece tanınır ve uluslar arası sistemde hukuki olarak eşit haklar verilir. Uluslar arası düzende, söz sahibi olmak için gerekli argümanlara sahip olmak ayrı bir şey, hukuki ölçüde eşitlik ayrı bir şey… Örneğin bir devletin diğer bir devlete karşı yaptırım gücü, tüm hukuki koşullara rağmen uygun kabul edilebilir mi? Ya da dünya düzenine egemen olan devletler, hukuki üstünlükten dolayı mı yoksa gelişmişlik düzeylerinden dolayı mı söz sahibi olmuşlardır?  Elbette diplomasi, savaşın olabildiğince engellenmesi, soğutularak, sorunların çözümünü kendi mecrasında yürüttüğü akıl ve bilgi dolu savaşla çözümler.  Esasında bu da bir çeşit savaştır. Yine çıkarları gerçekleştirmek için,  müzakere edilir, gücü sağlayan argümanlara ve stratejiye sahipseniz, devletinizin ülkeler arasındaki konumu itibariyle savaşın sonucunu kuşkusuz etkiler.

   Peki A devleti, B devletinin iç siyasi sorunlarına müdahale de bulunabilme hakkına sahip olabilir mi? Bunun geçerli sebebini nasıl açıklayabilir? Ya da bir devletin içinde bulunan siyasi partilerin, gaflete düşerek, yabancı bir başka devletin yönlendirmesi  sonucunda dalalete düşmesi o partiyi nasıl bir konuma sürükler? Partiler temel itibariyle halkı temsil eden ve devleti yönetmeye aday olmak için kolları sıvayan örgütlerdir. Diğer bir taraftan demokratik yönetimlerde partiler aynı zamanda ülke yönetimine ciddi katkılar sağlamaktadır.  Ülke yönetiminin doğru işlemesine ve egemenliğin kayıtsız, şartsız  korunarak, milletin ve devletin çıkarlarının korunmasına bağlı olmayı kabul eden tüm siyasi partilerin de uluslar arası hukukun bilincinde olarak; ülkenin bağımsızlığına ve egemenliğine karşı zedeleyici ve düşmanca girişimlere karşı birlik ve beraberlik içerisinde duruş sergilemesi zaruridir.

Dış yönlendirmeye ve etkiye açık olan siyasi partilere karşı A devletinin , B devletine karşı yaptığı hamleye siyasi kaygılar ve çıkarlara hareket eden her kim olursa olsun, yapılan ne açıdan hukukidir ve egemenliği ne ölçüde zedeleyebilir? Gaflete, dalalete ve hatta hıyanete varacak şekilde kararlar verip hareket edebilir mi?

 Bu sorunun cevabını; ‘sinesinde egemenliği ve bağımsızlığı onurla taşıyan milletimin’ huzuruna sunuyorum.

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

YOL HARİTASI
50
GÖKBÖRÜ
43
KARTALKAYA FACİASI ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
48
DEPREM GERÇEĞİ VE SOSYOLOJİK DURGUNLUK
46
YILLAR ÖNCE YAZDIĞIM BİR YAZININ ANIMSATTIKLARI
44
SURİYE MESELESİNE NASIL BAKMALIYIZ?
33
BARIŞ- DEMOKRASİ – CUMHURİYET VE NEO-LİBERALİZM?
71
Türk Rönesansı: KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)
113
Türk Siyasi Zihniyeti Neden Çözüm Üretemiyor?
195
TÜRKİYE'DE DOĞRU SİYASET HANGİ İLKELERE DAYANMALI?
163
HAYAT BİZE NEYİ ÖĞRETEMEDİ?
132
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
146
TARTIŞMA VE ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ NİYE ÖNEMLİ?
210
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
145
ŞEREF VE İSTİKLÂL
151
İktisadi Krizler Tüketim Alışkanlıklarını Nasıl Etkiledi?
136
Anadolu ve Türkler
137
SİYASİ DURUŞ VE KİMLİK SORUNU
148
‘Türkiye, Türkiye’den Büyüktür’
161
KIVILCIM
146
TOPLUMSAL ALZHEİMER
172
TÜRKİYE'DE EĞİTİM ÜCRETSİZ Mİ?
178
ABD'NİN 'CAMBAZA BAK' OYUNU !
172
FİYASKO: NEO-LİBERAL EKONOMİK-POLİTİKA
162
AŞAĞILIK PSİKOLOJİSİ VE İNSANOĞLUNUN DEHLİZLERİ
202
İNTERNETİN NATO'SU NE ANLAMA GELİYOR?
141
TARİHTE BİR YOLCULUK.. (1)
154
KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE EĞİTİM
162
BİR PULSUZ DÜŞÜNCE
190
DOSTOYEVSKİ'den TOLSTOY'a...
199
MABED
144
ATATÜRK VE DEVRİM -2-
151
BU GİDİŞLE...
190
ATATÜRK VE DEVRİM -1-
148
CEPHANE
198
BELEDİYE, HALKLA İÇSELLEŞME VE HALKÇILIK
191
13
244
Endüstriyel Et Yığınları
164
Batıcılık ve Aşağılık Psikolojisi
206
Kapitalizm İçerisinde Şans Oyunu ve İnsana Dair..
187
GÖNLÜ YOL GÖSTERİCİ, ELİ ÖPÜLESİ İNCİLÂ ÖĞRETMEN
270
Çok Farklı Bir Gelecek..!
272
Çok Farklı Bir Gelecek..!
158
EFESLİ HERAKLEİTOS'A SELAM OLSUN
182
TAVUĞUN BACAĞI..!
176
Deve Kuşu Politikası
168