15 Temmuz’un varacağı nokta: NATO’dan çıkmak

Bugün 15 Temmuz’un yıldönümü. Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

Türk basınının da gündeminde haliyle darbe girişimi var. Köşe yazılarında 15 Temmuz’un milletin zaferinden küresel etkilerine kadar çeşitli konular işlendi. Bazı yazarlar, uyarılar da yaptı. Türkiye gazetesinden İsmail Kaplan, sayılar vererek tehlikenin geçmediğine dikkat çekiyor. Sabah’tan Okan Müderrisoğlu, FETÖ diyasporası ve kripto unsurlara vurgu yaparak “kapsayıcı tedbirler”i tartışmak gerektiğini söylüyor. Yeni Şafak’tan Nedret Ersanel, 15 Temmuz’un mızrak ucunun savunma sanayi olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Sadece savunma sanayiinde değil elbette ama sembolü, mızrak ucu odur. NATO’nun, Batı’nın, elbette dünyadan kim isterse onların da “savunma mimarisini” yapmak! Büyük ekonomidir. Günümüz dünyasının en güçlü bağımsızlık aracıdır…“ Yine Yeni Şafak’tan Hüseyin Likoğlu, FETÖ’yü Osmanlı’nın yıkılışına götürüyor, kokteyl yapıyor. Dikkat edilmesi gerekenlerde neler var Likoğlu’nda: Öğretmenler, 1980 darbesi, dindar gözükmek, 28 Şubat… Likoğlu da tehdidin devam ettiğini belirtiyor.
Örnekleri artırabiliriz. Ama biz yazılarda olanı değil olmayana dikkat çekeceğiz: NATO.
Herkes FETÖ’nün uluslar arası bir örgüt olduğunu söylüyor. Yeni Şafak’tan İhsan Aktaş, FETÖ’nün CIA destekli olduğunu belirtiyor. Ama bakıyorsunuz NATO’nun rolünü kimse görmüyor. 15 Temmuz gecesi, İncirlik başta olmak üzere FETÖ’cülerin NATO üslerini nasıl kullandığını yazan yok. Aydınlık dışında…

MIZRAĞIN UCU NATO’YA

Başta ordu, polis ve yargı olmak üzere kamu kurumlarından 140 bin FETÖ’cünün atılması, Türkiye’nin ne kadar büyük bir tehlike atlattığını gösteriyor.
Tehlike sürüyor mu sorusuna, yalnızca bu sabah 400’ye yakın FETÖ’cünün gözaltına alınmasını bile gösterebiliriz. 2025 yılında FETÖ'den 910 kişi tutuklandı. 1006 kişi hakkında adli kontrol kararı verildi. Yakalananlar FETÖ'nün güncel yapılanmasında yer alıyordu. Zanlılar ankesörlü hatlardan örgüt yöneticileriyle irtibat kuruyordu; örgüte finansman sağlayıp sosyal medyada propaganda yapıyordu.
Peki 9 yıl geçmesine rağmen neden FETÖ tehlikesi bitmiyor? Yazarlar maalesef bunun yanıtını vermiyor çünkü aslında mızrağın ucunu doğru yere yöneltmiyor. O doğru yer, Aydınlık dışında medyanın konuşulmadığı ve yazmadığı kısım: NATO

BATAKLIK KURUTULMALI

Aydınlık bugünkü birinci sayfasında buna dikkat çekti. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün temizlenmesi, PKK’nın silah bırakma kararına getiren nokta, silahlı kuvvetlerimizin NATO denetiminden kurtulmasıydı.
15 Temmuz, Türk Devleti’nin NATO’ya karşı kazandığı çok önemli bir zaferdir.
Türkiye’nin NATO zincirlerini, ABD zincirlerini kırmasında bir dönüm noktasıdır.
Bunu 15 Temmuz sonrası görülen davalarda Türk hukuku saptadı: 15 Temmuz'un faili NATO.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 Temmuz sonrasında yürütülen başka bir soruşturmada da NATO karargâhlarında 462 Türk subayın görev yaptığı, bunlardan aralarında generallerin de bulunduğu 237'si hakkında FETÖ'den adlî ve idarî işlem yapıldığı öğrenilmişti.
Bu subaylardan 200’ü “Geri dön!” çağrısına uymadı. Ayrıca bu 237 subaydan, 3’ü general 17’sinin ByLock kullandığı saptandı. Bu kaçak subaylar Hollanda, İtalya, Belçika, ABD, Almanya, İspanya, Avusturya, Norveç, İngiltere ve Yunanistan’daki NATO üslerinde görevliydi.
FETÖ ile mücadelede, NATO’yu içermeyen ve hedeflemeyen hiçbir çözüm başarı getirmez.
Sadece yakalamak, hapse atmak çözüm getirmiyor. FETÖ’nün ideolojik beslenme kaynaklarının da ortadan kaldırılması olmazsa olmaz.
FETÖ hangi iklimde büyüdü? Türkiye’nin Atlantik Sistemine girdiği koşullarda.
Bataklık, NATO’dur, Atlantik sistemidir.
FETÖ ve terör örgütlerinin kökünün kazınması ancak NATO’dan çıkmakla başarılabilir.
Dediğimiz gibi, 15 Temmuz 2016’da ABD-NATO darbesini bastırarak zincirlerimizi kırdık.
Kesin başarı Atlantik Sisteminden ve NATO’dan çıkmaktır.
Türkiye de zaten bu yolda ilerlemektedir.