Ozan Utku ARICAN ATATÜRK VE DEVRİM -1-
Yazı Detayı
01 Mart 2022 - Salı 13:59 Bu yazı 148 kez okundu
 
ATATÜRK VE DEVRİM -1-
Ozan Utku ARICAN
oznn.utkk@gmail.com
 
 

 

Anadolu’nun kalbinden doğarak tüm yurdu kanatlarıyla çepe çevre saran Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Sivas Kongresiyle vücut buldu. Bu, Anadolu’nun her yerinde alev alev yanan bağımsızlık ateşinin tek bir kaynağa ve merkeze bağlanması demekti. Türkler uzunca yıllar ülkeyi ve milleti yıpratan savaşlar sonunda doruğa çıkan ümitsizlik ortamının kara bulutlarını dağıtmak için kanlarının son damlasına kadar koca çınarı yaşatmanın kavgasını vermek; cehennem denilen koru göğüslemeye gidiyorlardı. Bu, ilk değildi. Daha önce Çanakkale’de demire karşı etten gövdeleriyle bayrağı bayrak yapmış, milli mücadelenin kıvılcımını Çanakkale’de ateşlemişlerdi. Bu, gökte kızıl yıldızdan bir çengel gibi mitleşmiş, saçlara kınalanmıştı.


    Yurdun ve Milletin yönsüz, başsız kaldığı sanıldığı zamanlarda, ümitsizlik bulutlarını dağıtıp, duvarlarını yıkan ulusun öncüleri Anadolu’nun dört bir tarafında irili ufaklı baş kaldırıyor, teşkilatlanıyordu. ARMHC bu ruhu tek bir merkezde toplayan, milli iradenin gücü kılmak için kendi içinde bir kavga veriyordu. Birbirinden farklı, karmaşık bir yapıyı tek bir elde birleştirerek, devlet refleksini yeniden meydana getirmek hayli maharet gerektiriyordu. Ne kadar belli bir tüzüğü de olsa, kongreler süreci sancılı geçmişti. Daha cepheleşme kongrelerde başlamıştı ancak temel gayede hepsi bir araya gelinmesinin zorunluluğunu tüm çıplaklığıyla görüyor, iliklerine kadar bu gerçeği hissediyorlardı: Kurtuluş Savaşının başarıya ulaşması ve dört bir yanı işgal altındaki yurdun milli kurtuluş savaşı ile kurtarılması için bu mücadele verilmeliydi! 


  Bu savaş verilirken, farklı guruplara ayrılmak, ülkenin toptan kaybetmesiyle sonuçlanabilirdi. Ne de olsa emperyalizmin Avrupa’da birinci dünya savaşının sonundaki arzuları küçük ve kolay yönetilebilir devletçiklerin yaratılmasını öngörüyordu.  Çünkü, emperyal ülkelere göre,küçüğün karşısında büyük olan her zaman daha avantajlı olup, küçük olanın ele geçirilmesi ve yönetilmesi çok kolaydı. Ancak, büyük bir balığın, stratejilerinin göbeğinde bulunan Osmanlı’da gelişen milli mücadele, yapılan tüm emperyal planları alt üst edecekti. Artık siyasi, bürokratik, diplomatik ve kısmen askeri rüştünü kaybetmenin kıyısında olan Türkiye’nin bir önemi kalmamış, Syces-Picot gibi bir de işgallerle, işgal ettikleri topraklarda uyguladıkları zulüm ve soy kırımcı politikalarıyla Sevr antlaşmasının kabul ettirilmesine yönelik dayatma ve uygulanma aşamasına geçilmişti. Ve bunları yırtıp atmak, bağımsızlığı elde etmek için feleği tersine çevirmek gerekiyordu. 


   16 Mart 1920’de Osmanlı başkenti İstanbul’un işgali ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın dağıtılması sonrası 23 Nisan 1920’de BMM açıldığında, artık İstanbul Hükümeti’nin sonu fiilen gelmişti. İcra heyeti, aslında resmen ‘Cumhuriyet’ denilen egemenliğin kayıtsız ve şartsız milletin egemenliğine geçtiği demokratik bir yönetime geçiyor, saltanat tarihe karışıyordu.
 Ancak, toplumsal anlamda tarihsel kopuş daha yaşanmamıştı. 


Öyle ki, Mustafa Kemal Paşa’ya dahi saltanatın yeni varisi yeni ‘sultan’ gözüyle bakanlar vardı. Böyle bir ortamda cumhuriyeti benimsetmek bir yana, ağza almak bile cesaret isterdi.  Ancak, savaşta galip gelindiğinde, siyasi güç, devrimsel kaldıraca dönüşecek, doğmamış çocuğun adı konacaktı. Doğacak çocuk ise, Türkiye’nin siyasal tarihinde etkisini hala sürdüren bir ateşin kıvılcımını çakacaktı.  Bu kıvılcım ise, bir ateşe dönüşecekse milli mücadele zaf1erle sonuçlanması ve Yeni Türk Devleti’nin  kuruluş adımlarının atıldığı koşullarda 1927 yılında Atatürk’ün ikinci büyük kongre diye belirttiği CHF( Cumhuriyet Halk Fırkası)’nın ikinci büyük kongresinde somut olarak yaşanacaktı.  TBMM’nin Reisi Mustafa Kemal, bu kongrede hem geçmişle hesaplaştı, hem de ARMHC’yi CHF’ye resmen bağladı. Bu tarihsel bir bağın inşaasıydı.


Çünkü, Atatürk, tüm engellemelere rağmen inkılaplar konusunda kararlılığını, siyasal konumunu ve emperyalizme karşı yükselen bir Türkiye’yi inşaa edebilmek için CHF’yi ideolojik olarak devletin temeline oturtmuştu. Bu temel, 1927’de ‘dört ok’, 1931’de ‘Altı Ok’ olarak kabul edildi. Yeni Türkiye ancak bu ‘altıok’ etrafında yükselecek, yerli ve milli, emperyalizme karşı dik, bağımsızlığa ise son derece bağlı olacak; tüm ayrılıkçı hareketlere karşı kesin bir duruş sergileyecekti. 

 

 
Etiketler: ATATÜRK, VE, DEVRİM, , -1-,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
04 Mart 2025
YOL HARİTASI
49 Okunma.
04 Şubat 2025
GÖKBÖRÜ
42 Okunma.
23 Ocak 2025
KARTALKAYA FACİASI ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
47 Okunma.
19 Ocak 2025
DEPREM GERÇEĞİ VE SOSYOLOJİK DURGUNLUK
45 Okunma.
17 Ocak 2025
YILLAR ÖNCE YAZDIĞIM BİR YAZININ ANIMSATTIKLARI
43 Okunma.
12 Ocak 2025
SURİYE MESELESİNE NASIL BAKMALIYIZ?
32 Okunma.
16 Ekim 2024
BARIŞ- DEMOKRASİ – CUMHURİYET VE NEO-LİBERALİZM?
70 Okunma.
20 Nisan 2024
Türk Rönesansı: KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)
112 Okunma.
01 Nisan 2023
Türk Siyasi Zihniyeti Neden Çözüm Üretemiyor?
195 Okunma.
29 Mart 2023
TÜRKİYE'DE DOĞRU SİYASET HANGİ İLKELERE DAYANMALI?
163 Okunma.
25 Mart 2023
HAYAT BİZE NEYİ ÖĞRETEMEDİ?
132 Okunma.
25 Mart 2023
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
146 Okunma.
04 Şubat 2023
TARTIŞMA VE ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ NİYE ÖNEMLİ?
210 Okunma.
30 Ocak 2023
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
145 Okunma.
21 Aralık 2022
ŞEREF VE İSTİKLÂL
150 Okunma.
12 Aralık 2022
İktisadi Krizler Tüketim Alışkanlıklarını Nasıl Etkiledi?
136 Okunma.
08 Aralık 2022
Anadolu ve Türkler
137 Okunma.
05 Aralık 2022
SİYASİ DURUŞ VE KİMLİK SORUNU
148 Okunma.
01 Ekim 2022
‘Türkiye, Türkiye’den Büyüktür’
161 Okunma.
01 Ekim 2022
KIVILCIM
146 Okunma.
30 Ağustos 2022
GAFLET-DALALET-HIYANET
170 Okunma.
29 Ağustos 2022
TOPLUMSAL ALZHEİMER
172 Okunma.
19 Temmuz 2022
TÜRKİYE'DE EĞİTİM ÜCRETSİZ Mİ?
178 Okunma.
19 Haziran 2022
ABD'NİN 'CAMBAZA BAK' OYUNU !
172 Okunma.
27 Mayıs 2022
FİYASKO: NEO-LİBERAL EKONOMİK-POLİTİKA
162 Okunma.
09 Mayıs 2022
AŞAĞILIK PSİKOLOJİSİ VE İNSANOĞLUNUN DEHLİZLERİ
201 Okunma.
06 Mayıs 2022
İNTERNETİN NATO'SU NE ANLAMA GELİYOR?
141 Okunma.
06 Mayıs 2022
TARİHTE BİR YOLCULUK.. (1)
154 Okunma.
06 Mayıs 2022
KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE EĞİTİM
162 Okunma.
25 Mart 2022
BİR PULSUZ DÜŞÜNCE
190 Okunma.
25 Mart 2022
DOSTOYEVSKİ'den TOLSTOY'a...
199 Okunma.
25 Mart 2022
MABED
144 Okunma.
23 Mart 2022
ATATÜRK VE DEVRİM -2-
151 Okunma.
01 Mart 2022
BU GİDİŞLE...
190 Okunma.
15 Şubat 2022
CEPHANE
197 Okunma.
03 Şubat 2022
BELEDİYE, HALKLA İÇSELLEŞME VE HALKÇILIK
190 Okunma.
22 Ocak 2022
13
244 Okunma.
18 Ocak 2022
Endüstriyel Et Yığınları
164 Okunma.
07 Ocak 2022
Batıcılık ve Aşağılık Psikolojisi
205 Okunma.
28 Aralık 2021
Kapitalizm İçerisinde Şans Oyunu ve İnsana Dair..
186 Okunma.
12 Aralık 2021
GÖNLÜ YOL GÖSTERİCİ, ELİ ÖPÜLESİ İNCİLÂ ÖĞRETMEN
270 Okunma.
29 Kasım 2021
Çok Farklı Bir Gelecek..!
272 Okunma.
28 Kasım 2021
Çok Farklı Bir Gelecek..!
158 Okunma.
23 Kasım 2021
EFESLİ HERAKLEİTOS'A SELAM OLSUN
182 Okunma.
15 Kasım 2021
TAVUĞUN BACAĞI..!
176 Okunma.
10 Kasım 2021
Deve Kuşu Politikası
168 Okunma.
Haber Yazılımı