Gazeteci, yazar, basımcı, yayıncı, siyaset adamı ve aynı zamanda tiyatrocu ve hattat olan Ebüzziya Tevfik 1849 yılında İstanbul Sultanahmet’te dünyaya gelmiştir. Esas adı Mehmet Tevfik’tir. Rodos’ta sürgünde iken yazdığı yazılara imza atması yasak olduğu için oğlu Ziya’nın adını kullanmıştır ve “Ziya’nın babası” anlamına gelen “Ebüzziya” unvanını kullanmaya başlamıştır. (1) Ebüzziya Tevfik Mevlana Celâleddin Rûmi ile birlikte Horasan’dan Anadolu’ya göç eden aşirete mensup. Aşireti 13. yüzyılda Koçhisar’a yerleşmiştir. Ebüzziya Tevfik Bey’in baba tarafından soy kütüğü şöyledir:
Hacı Hamid Efendi
İmam Nuri Efendi
Şeyh Enbiyâ Dede
Koçhisar‘da Enbiya Dede zaviyesinin banisi (Bu zatın babadan oğla evladı: Esbkeşan Hüseyin Ağa, Tımarlı Sipâhi Esbkeşan Şehid Ahmed Ağa, T.S.E. Hacı Mehmed Ağa, T.S. Hasan Ağa, Esbkeşan Şehid Mehmed Ağa, İmam Kara Halil Efendi, Hacı Hasan Abdullah Efendi, Şeyh Mehmed Ali Efendi, Şeyh Mustafa Fazlı Efendi, Hacı Mehmed Kâmil Ağa, Hasan Ferid Hoca, Evkâf Memuru Kâmil Efendi, Ebüzziya Mehmet Tevfik Bey). (2)
Ebüzziya Tevfik Bey’in babası Kâmil Efendi Koçhisar’da Evkaf Memuru iken 1843 yılında İstanbul’a Maliye Daire Sergi Kalemine tayin edilir ve ailecek İstanbul’a taşınırlar. İlk derslerini de babasından alır. Ebüzziya Tevfik Bey kendisini kalem odalarında yetiştirir. Yeni Osmanlı Cemiyeti’ndeki yol arkadaşlarının aksine kaliteli okullarda eğitim görmemiştir. Nitekim bir yazısında “Ben Arabi’den ders almadığım gibi, Türkçemizden dahi ders olarak ne Kavaid-i Osmaniye okudum ne de o kabilden olan kütüb-i aliyye-i lisaniyyeyi” sözleriyle düzenli bir dil eğitimi görmediğini açıkça bildirmiştir. (3) Aslında kendisine otodidaktik diyebiliriz. Yani kendi kendisini yetiştiren kimse denilebilir. Kısa sürede Fransızca, Almanca, Arapça ve Farsça öğrenmiştir.
Ebüzziya Tevfik Bey’in entelektüel birikiminin gelişmesinde Namık Kemal ile tanışması etkili olmuştur. Ebüzziya Tevfik Bey Namık Kemal ile tanıştıktan sonra Tasvir-i Efkâr matbaasına gitmeye başlamış ve basın hayatının kokusunu ilk olarak Namık Kemal sayesinde almıştır. Namık Kemal’le tanıştıktan sonra arkadaşlarıyla memleket meseleleriyle ilgili Sarafim Kıraathânesi’nde uzun tartışmalara girmiştir. Maliye Nezareti’nde çalıştıktan sonra Danıştay Mülazımlığına alınmış, burada görev yaptığı süre zarfında önemli şahsiyetlerle tanışma imkânı elde etmiştir. Bu arada Ruznâme-i Ceride-i Havadis adlı gazetede çalışmaya başlamış; burada Şinasi ile tanışma imkânı elde etmiş sonrasında Tasvir-i Efkâr adlı gazetede yazılar kaleme almıştır. (4) Böylelikle Ebüzziya Tevfik Bey yayın hayatına ilk adımını atmıştır. Tasvir-i Efkâr gazetesinde yazmaya başladıktan bir yıl sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne katılmış, Yirmi yaşında Terakki gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yapmış, 1868 yılında Terakki-i Muhadderat ismiyle anılan ilk kadın dergisi; daha sonra 1870 yılında Terakki Eğlencesi ve Letâif-i Asâr isimleriyle iki mizah dergisi yayımlamıştır. (5)
Ebüzziya Tevfik Bey gazetelerde ve dergilerde hükümeti eleştiren yazılar kaleme aldığı için tepkileri üzerine çekmiştir. Bir süre sonra Danıştay’daki memuriyetine son verilmiştir. Ancak bu gelişmeler onu yıldırmamış aksine basın hayatına daha fazla ağırlık vermesine vesile olmuştur.
Şinasi’nin ölümü üzerine Tasvir-i Efkâr matbaasını Ebüzziya Tevfik Bey işletmeye başlamıştır. Burada ilk yayımladığı eserler arasında (1872), kendinin ilk telifi olan Ecel-i Kaza adlı piyesi de yer alacaktır. (6) Akabinde İbret gazetesi basılmış ancak kısa sürede bu yayının tirajı yükselince Mahmud Nedim Paşa Hükümeti telaşa kapılmış ve gazete 19. sayısında kapatılmıştır. Hükümet değişikliği olduğu için Ebüzziya Tevfik Bey sürgünden kurtulmuştur. Ancak sürgünden kurtulduktan sonra Sirac adlı gazeteyi çıkarmaya çalışmış, ruhsat verilmeyince Hadika’yı kiralayarak siyasi gazete haline getirmiştir. 1873 yılında, ülkemizde ilk defa bir gazete adına çıkarılan ve ilk edebi almanak (kitap biçiminde takvim) özelliğini taşıyan, Sâlnâme-i Hadika‘yı yayımlamıştır. (7) Bu arada Sirac gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar kaleme aldığı için gazete kapatılmış ve Ebüzziya Tevfik Bey Rodos’a sürgüne gönderilmiştir. Bir afla döndükten sonra 1873 yılında “Vatan Yahut Silistre” oyununda çıkan olaylardan sorumlu tutularak 3 yıllığına Rodos’a tekrar sürgüne gönderilmiştir. Yazarımız sürgünde antoloji ve dergi çıkarmayı başarmıştır. Örneğin; Muharrir Dergisi. “Habibe Yahut Semâhat-ı Aşk” adlı eser yazmış ve Paul de Kock’tan “Üç Yüzlü Bir Karı” adlı eserin çevirisini yapmıştır. (8)
Sultan V. Murat tahta geçtikten sonra Ebüzziya Tevfik Bey’i Kanuni Esasi çalışmalarına katmıştır. Daha sonra Bosna Vilayeti mektupçuluğuna atamıştır. Ancak iktidara II. Abdülhamit geldikten sonra yazarımızın talihi de olumsuz yönde etkilenmiştir. Salname-i Ebüzziya ikinci özel almanağı bir emirle imha edilmiştir. Yazarımız, 1880’den 1900 Konya sürgününe kadar; Sâlnâme-i Kameri, Rebî-i Marifet, Takvim-i Ebüz Ziya, Takvimü’n Nisâ adları altında toplam 18 adet yıllık türü eser yayımlamıştır. (9)
Eski matbaasını Mihran Efendi’ye bırakan Ebüzziya Tevfik Bey, 1881 yılında Almanya’dan yüksek teknolojili basım tekniğine sahip makineleri Türkiye’ye getirmiş ve Matbaa-yı Ebüzziya’yı kurmuş, 1882’de de faaliyete geçirmiştir. Böylelikle Türk basın tarihinde çığır açmıştır. 1898’de Fransa hükümeti tarafından “Liyakat Madalyası” almıştır. (10) Ayrıca Ebüzziya Tevfik Bey, Türkiye’de ilk defa örgüt tarihiyle ilgili “Yeni Osmanlılar Tarihi” eserini kaleme almıştır. (11) Ebüzziya Tevfik Bey uzun sürgün yıllarından sonra İstanbul’a 1908 Meşrutiyet Devriminden sonra gelebilmeyi başarmıştır. Meşrutiyet Devriminden sonra meclise Antalya milletvekili olarak girmiştir. Bir yandan da matbaasını yeniden kurma faaliyetlerinde bulunmuş ve Şinasi’nin yürüttüğü Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmaya başlamıştır.
Ebüzziya Tevfik Bey’in son çalışması ise 1913 yılında “Yeni Mevkuflar” adı altında yayınlanmıştır. Yazarımız son makalesini gazeteye teslim ettikten sonra rahatsızlanmış ve 27 Ocak 1913 senesinde vefat etmiştir. Naaşı Bakırköy aile mezarlığındaki genç yaşta vefat eden oğlu Ziya’nın yanına gömülmüştür. (13)
Kaynakça
1-Osman Özkul-Nadir Çomak-Hilal Uzun, “Osmanlı Devleti’nde Yahudilik: Ebüzziya Tevfik’in Millet-i İsrailiye Kitabı”, Filistin Araştırmaları Dergisi, S:5, 2019, s. 68.
2-Talat Karataş, Sâlnâme-i Hadika ve Sâlname-i Ebüzziya’nın Transliterasyonu, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Gaziantep, 2010, s. 65.
3- Özkul-Çomak- Uzun, agm, s. 69.
4- Nuri Yavuz-Abdullah Kara, “Bir Fikir ve Siyaset Adamı Olarak Ebüzziya Mehmed Tevfik Hayatı ve Eserleri Üzerine Bir Çalışma, BELLEK, C:1, S:1, 2019, s. 47,
5- Yavuz-Kara, agm, s. 47.
6- Karataş, age, s. 69.
7- Karataş, age, s. 70.
8- Yavuz-Kara, agm, s. 49.
9- Yavuz-Kara, agm, s. 49.
10- Yavuz-Kara, agm, s. 49.
11- Ayrıntılı bilgi için Bkz. Ebüzzya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, Kapı Yayınları, İstanbul, 2019.
12-İbrahim Alaettin Govsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, Yedigün Neşriyatı, İstanbul, s. 109.
13- Yavuz-Kara, agm, s. 49.