Geçtiğimiz günlerde CHP eski lideri ve milletvekili Deniz Baykal’ın kızı Prof Dr. Aslı Baykal, CHP’den e-devlet üzerinden istifa etti ve siyasi atmosfer bir anda ısınıp,hareketlendi, farklı tartışmalar yaşandı,yorumlar yapıldı.

Doğaldır. 12 Eylül askeri darbecilerinin kapattığı CHP’yi yeniden yol arkadaşları ile kurarak, TBMM ve siyasi yaşama dönüşünün yol taşlarını bir bir döşemiş,kendi kulvarında ayrışma ve parçalanmaların önüne geçerek,kamu ve siyasal yaşamımızda derin izler bırakmış ve  ABD taşeronu  FETÖ  aracılığı ve operasyonuyla parti ve ülke yaşamından uzaklaştırılmaya çalışılmış  CHP’nin eski genel başkanı ve leri Sn. Deniz Baykal’dan  söz ediyoruz.Babasının  darbe sürecinde kurucusu ve yöneticisi,milletvekili  olduğu bir partiden Aslı’nın istifa ederken söylediği gerekçe bizce çök anlamlı ve düşündürücü idi: ‘Suç ortağı olmak istemedim.!’

O zaman  sadece Aslı’ya değil şu soruyu hepimizin kendimize sormak ve yanıtını aramak kaçınılmaz oluyor: Ortada bir suç mu var ve hangi suçlara ortak olmak istemiyoruz? Çünkü, bu soru, günümüzde karşılaştığımız ve hepimizin tanık olduğu bir soru haline geldi.

• Ak Partili misin yoksa CHP’li yada İyi partili mi, MHP’limisin?

Bu meraklı, özel yaşamınıza, özel siyasal tercihinize dönük bu gibi meraklı sorular hepimizi bıktırdı ve usandırıp,yoruyor. İnsan ilişkilerini ve sohbetlerinin rengini,sürekliliğini bu tür ayrıştırıcı,ötekileştirici hatta cemiyet yaşamını param parça eden anlayış ve yaklaşımlar belirliyor. Diyelim ki, karşınızdakinin siyasal merakını giderecek yanıklar vererek,siyasal tercihinizi dışa vurdunuz. O zaman da ayni Aslı’nın hicvettiği farklı bir noktaya ve yine benzer meraklarla tanışıyorsunuz.Siyasal tercihiniz hiç önem arzetmiyor.

• Demek, suç ortağısın. Suç ortağı olma.!

Bu önemli ve kendi içerisinde farklı anlam ve derinlikler içeriyor. Muhatabınıza göre ortada bir parti ya da ittifakla ilgili bir suç var ve siz,siyasal tercihinizle işlenen suça ortaksınız..

Buyurun,işin içinden çıkın.Böylesi maksadı aşan,saygısızlık yüklü,anlamsız  ithamlar karşısında irkilip,ürperiyor ve ezilip-büzülme hali yaşıyorsunuz.Oysa ki, ne kişi  ne de toplum olarak siyasal eğilimimiz ne olursa olsun böylesi  bir muhabbeti, köşeli ve kesinlik içeren  yargıları hak etmiyoruz.

Tek bir şey hariç, o da vatanımızın bağımsızlığı ve egemenliği.!Bağımsızlığımız ve egemenliğimiz,hiçbir şekilde siyasi partiler ya da siyasal eğilimler nezdinde pazarlık konusu bile olamaz.İkincisi,milletimiz..Milletimizin varlığı ve geleceği,güvenlik ve esenliği üzerinde siyasi pazarlıklar yapılamaz.Doğruya doğru, yanlışa yanlış deriz.

Hep  söyleriz ya, söz konusu vatan ise gerisi teferruattır,diye..Teferruatlarla uğraşmayın ve zamanınızı,emeğinizi ve  nefesinizi  boş yere tüketmekten kaçının .

.İşte böyle bir şey..