Gazze’de soykırımı inkar suç sayılmalı
Haber
02 Eylül 2025 - Salı 00:25 Bu haber 1271 kez okundu
 
Gazze’de soykırımı inkar suç sayılmalı
Gazze’deki soykırım karşısında tüm milletlerin sorumluluğu vardır; ancak inkâr edilemez ve daha ağır bir görev Müslümanlar ve Müslüman ülkelerin omuzlarındadır. Filistin davası ve Mescid-i Aksa’ya uzun yıllar destek vermiş olan İranvve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu süreçte öncülük etmeli
Dünya Haberi
Gazze’de soykırımı inkar suç sayılmalı

ABBAS CEVADİAN/ MUHAMMED SADIK FAZLİ

Yaklaşık iki yıldır Siyonist rejimin Gazze Şeridi’nde işlediği vahşi suçlar devam etmektedir. Bu şeritteki insani ve yaşamsal durum tarif edilemez. Yeni raporlar ise sarsıcı. Artık askerlerle çatışma söz konusu değil; savunmasız masum kadınlar, çocuklar ve sivil Gazzeliler, yiyecek ve su almak için kuyruklarda beklerken her gün çocuk katili İsrail rejiminin füze saldırıları veya hava bombardımanlarıyla katledilmektedir. Bugünlerde aşırı açlık ve susuzluk, Gazze’de pek çok kadın ve çocuğun ölümüne neden oluyor. Artık var olmayan hastanelerdeki yenidoğan bölümleri, sağlık merkezleri, okullar ve camiler Siyonist rejimin ağır bombardımanının hedefi halinde. Bu vahşi saldırının başlangıcından bugüne kadar elli binden fazla kadın, çocuk ve savunmasız Gazzeli katledilmiş, yüz binlercesi de yaralanmıştır. Sanki Gazze’de insan hayatı müzayedeye çıkarılmıştır; ölüm için işkence, görünüşte medeni olan günümüz dünyasının ve sözde insan hakları savunucularının tepkisini çekmemekte bütün bu olanları soğukkanlılıkla izlemekte, hatta daha da kötüsü, bu canavara dönüşmüş rejimi ve işlediği kapsamlı ve eşi benzeri görülmemiş savaş suçlarını, insanlığa karşı işlediği suçları ve soykırımı desteklemektedirler.

Bugün yaşananlar, açık bir soykırımdır ve izleyenleri, bu suçlar karşısında kendi sorumluluğuyla yüz yüze bırakmaktadır. Ne yapılmalı? Yalnızca sözlü kınama veya insani yardımlar göndermek yeterli midir? Suçların açıklanması yeterli midir? Diplomatik ve siyasi araçlar tek başına etkili olabilir mi?

SUÇ İNKÂRININ SUÇ SAYILMASI

Bugünkü durum, köklü bir insani ve insan hakları krizine işaret etmekte ve yetmiş yılı aşkın süredir Siyonist apartheid rejiminin işgalinden kurtuluş ve özgürlük arayışında olan bir halkın açık bir soykırım ve etnik temizlikle karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

Hukuki açıdan, her birey –milliyet, din veya etnik köken fark etmeksizin– yaşam hakkı, onur ve güven içinde yaşama hakkının korunmasına layıktır. Bir halkı özellikle de ırkçı nefret, ayrımcılık ve bu mazlum halkı yok etme niyetini ortaya koyan söylemlerle birlikte bu haklardan kasten mahrum bırakmak, soykırımın ve etnik temizliğin bariz göstergelerindendir.

 

1948 Cenevre Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına dair Sözleşmesi’nin 2. maddesinde şu ifadeler yer almaktadır:

“Bu Sözleşmede soykırım, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, bütünüyle veya kısmen yok etme niyetiyle işlenen aşağıdaki eylemlerden herhangi biri anlamına gelir:

-Grup üyelerini öldürmek;

-Grubun üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek;

-Gruba, fiziksel olarak tamamen veya kısmen yok olmasını sağlayacak yaşam koşullarını kasıtlı olarak dayatmak;

-Grup içinde doğumları önlemeyi amaçlayan tedbirlerin uygulanması;

-Grubun çocuklarını zorla başka bir gruba nakletmek.”

Filistin Gazze’deki durum bu unsurların açık bir örneğidir.

Ancak soykırımdan bile daha tehlikeli olan şey, onun inkâr edilmesi, çarpıtılması veya önemsiz gösterilmesidir.

Gazze’deki savaşın dehşet verici gerçekleri karşısında, yalnızca suçların durdurulması ve kurbanların desteklenmesinin sorumluluğu dünya toplumunun omuzlarındadır demek yetmez. Aynı zamanda hakikatin çarpıtılması ve felaketin inkârına karşı koymak da büyük bir insani sorumluluktur. Dolayısıyla, Gazze'deki etnik temizlik ve soykırımı, inkar edilemez kanıtlara ve insan hakları belgelerine rağmen inkar etmek, mağdurların acılarının sürmesine ortak olmak olarak görülmeli ve suç sayılmalıdır.

Bu eylem;

Tarihî adaletin gerçekleştirilmesi,

Kolektif hafızanın korunması,

Uluslararası sorumluluk için bir araç,

Gelecekte sessizce işlenecek suçların tekrarının önlenmesi yolunda önemli bir adım olacaktır.

BATI AKLAMAYA ÇALIŞIYOR

Tarihî tecrübe göstermektedir ki, soykırımların inkârı zaman içinde failler ve suçlular tarafından kapsamlı bir proje olarak yürütülmüştür. Gazze halkının soykırımının inkârının işaretleri şimdiden ortaya çıkmıştır. Bugün Siyonistlerin Gazze’de yaptığı her şey, uluslararası hukuk kriterlerine göre soykırım olarak tanımlanmasına rağmen, Batı hâlâ bu eylemleri “meşru müdafaa” olarak nitelendirmekte ısrar etmektedir. Batı’nın Siyonist rejimi “soykırım” suçlamasından aklama isteğinin nedeni, birincisi, insan hakları araçlarını kendi liberal demokrasi kriterlerine uymayan ülkelere baskı yapmak için kullanmasıdır. İkincisi, kendilerinin yaratıp geliştirdiği bu suç, uluslararası hukukta "en ağır dört suç"tan biri olarak kabul ediliyor ve Roma Statüsü'nde (Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yapısı) kayıtlı olmasının yanı sıra, uluslararası hukukun 1951'de özel bir anlaşmayla yasakladığı bir suçtur.

İRAN VE TÜRKİYE ÖNCÜLÜK ETMELİ

Gazze’deki soykırım karşısında tüm milletlerin sorumluluğu vardır; ancak inkâr edilemez ve daha ağır bir görev Müslümanlar ve Müslüman ülkelerin omuzlarındadır. Bazı Müslüman devletlerin Filistin halkına karşı işlenen suçlar karşısındaki kayıtsızlığı veya gizli işbirliği, Müslüman milletlerin ve gelecek nesillerin hafızasında bir utanç lekesi olacak kalacaktır. Bu nedenle, Filistin davası ve Mescid-i Aksa’ya uzun yıllar destek vermiş olan İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu süreçte öncülük etmesi önerilmektedir. İran İslam Şura Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir kampanya başlatarak bu soykırımın inkârını “suç” sayması ve sonraki adımda, dünya ülkeleriyle sahip oldukları bağlantılar aracılığıyla, Müslümanların dinî ve sivil kurumlarının yanı sıra, İslam dünyasındaki yasama ve parlamento organlarında da bu konuyu gündeme taşıması ve takip etmesi gerekmektedir. PUIC (İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeler Parlamento Birliği), IPU (Uluslararası Parlamentolar Birliği), APA (Asya Parlamentolar Asamblesi) ve Arap Parlamentosu gibi kurumlar bu konuda muhatap olabilir. Ayrıca, İsrail’in gerçek yüzünün ortaya çıkması ve bu sahte apartheid rejiminin gerçek niyetlerinin açığa çıkmasıyla birlikte, gayrimüslim ülkelerdeki birçok siyasi ve uluslararası çevre de artık Gazze’deki soykırımın inkârını suç sayma kampanyasına katılmaya hazır görünmektedir.

Kaynak: Editör:
Etiketler: Gazze’de, soykırımı, inkar, suç, sayılmalı,
Yorumlar
Haber Yazılımı