Öğretmenlerin sorunları ve çözüm önerileri
Haber
11 Eylül 2025 - Perşembe 15:37 Bu haber 993 kez okundu
 
Öğretmenlerin sorunları ve çözüm önerileri
Öğretmenler olarak ülkemizin kalkınmasını istiyoruz. Sadaka istemiyoruz. Alın terimizin karşılığını istiyoruz. Devletimizin ‘sosyal yardımlaşma’ adı altında yaptığı yardımların bir kısmı ‘sadaka’ türünde yardımlardır. Çalışabilecek durumda olan büyük bir nüfus atıl durumdadır.
Türkiye Haberi
Öğretmenlerin sorunları ve çözüm önerileri

BARBAROS ÇAĞLAYAN

“Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyet’in fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyet’in başarısı olacaktır.”

Cumhuriyet’in başlangıcından beri öğretmenlerin sorunları:

A. Öğretmenlerin yetiştirilmeleri sorunu

B. Öğretmenlerin hukuki statülerinin güçlendirilmesi sorunu

 

C. Öğretmenlerin ekonomik sorunları

A) ÖĞRETMEN YETİŞTİRMEDE YAŞANAN SORUNLAR

Eğitim, bireyde amaçlanan davranış değişikliğini yaratma yönünde, aşamaları önceden planlanmış bir süreci ifade eder.

Eğitim, sınırları önceden hazırlanmış bir planlamadır.

Cumhuriyet döneminde millî değerlerin yeni kuşaklara aktarılması temel hedef olarak kabul edilmiştir. Öğretmen yetiştirmede bu vizyon esas alınmıştır.

“Bu nedenle 22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı ‘Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun’ ile ilkokullara okullara öğretmen yetiştiren Muallim Mektepleri ise İlk Muallim Mektepleri ve Köy Muallim Mektepleri olmak üzere ikiye ayrılmıştır.”

Nüfusun büyük bölümünün köylerde yaşıyor olması buna uygun bir eğitim modeli doğurmuştur: Köy Enstitüleri...

Köy Enstitüleri sadece köylünün kalkındırılması açısından rol oynamamıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyaç duyduğu insan karakterinin yetişmesinde ve çağdaş insan birikiminin yaratılmasında en önemli atılımlardan biri olmuştur.

Türkiye'nin, emperyalist kuruluşlara üye olmasına paralel olarak, Köy Enstitüleri de hedef haline gelmiş ve kapatılmışlardır.

DEĞERLENDİRME

Öğretmen yetiştirmede yaşanan sorunlar:

1. Eğitim fakültelerinden mezun olanlar ile öğretmen ihtiyacı arasında uyum bulunmamaktadır.

2. Eğitim fakültesi mezunu olup atanamayan ciddi sayıda yetişmiş öğretmen bulunuyor.

3. Atanamayan öğretmenler için ortaya konan bir atama planı yoktur.

4. Atanamayan binlerce öğretmen bir kenarda atıl vaziyette dururken öğretmen ihtiyacı “sözleşmeli ve ücretli” öğretmenlik ile giderilmektedir.

5. Öğretmen atamalarında atanamayan öğretmenler varken, sözleşmeli ve ücretli öğretmen atamasının bulunması “siyasî kadrolaşmanın” varlığını göstermektedir.

6. Atanamayan öğretmenler içinde uzun yıllar atanamamış durumda olan mezunlar bulunmaktadır. Bu durum bireyler açısından ciddi psiko-sosyal sorunlara neden olmaktadır.

7. Mezun olup atanamamak, devlete olan güveni sarsan bir yön içermektedir. Bu açıdan millî birliğe zarar veren bir tarafı vardır.

8. Ücretli öğretmenlik yapanlar asgarî geçimini sağlayabilecek ücreti alamamaktadır. Bu öğretmenler yaşam standartları oldukça düşüktür. Bu durum ek birçok sorunu beraberinde getirmektedir.

9. Ücretli öğretmenliğin “siyasî kaygılara” hizmet eden yönü, en başta bu öğretmenleri etkilemektedir. Çünkü ücretli öğretmen atamalarında bir standart yoktur.

10. Ücretli öğretmenlerin güvenceleri yoktur. Okul müdürünün “herhangi bir beyanıyla” görevine son verilmesi mümkündür.

11. Sözleşmeli öğretmen kadrolu öğretmen ek ders ücretleri arasındaki fark devam etmektedir. Yapılan hizmet aynı ödenen ücret farklıdır.

12. Bölgeler arasında sınıf mevcutları farklılık göstermektedir. Kalabalık sınıflarda görev yapan öğretmenler olduğu gibi, sınıf oluşturacak sayıda öğrencinin bulunmadığı okullar da bulunmaktadır.

13. Hükümetlere göre değişen millî eğitim müfredatı, uyum ve sürdürülebilirlik açısından birçok soruna neden olmaktadır.

14. Ders kitaplarının içerik bakımından yetersizliği ve öğrenci düzeyine uygun olmaması sorunu devam etmektedir.

15. Birçok dersin öğretmen kitabı yoktur.

16. Her dönem rutin olarak tekrarlanan “il ve ilçe zümre” toplantıları işlevini yitirmiş durumdadır.

17. Maarif Yüzyılı Eğitim modeli Türkiye'deki eğitim sorunlarını çözmekten uzaktır.

18. Bir toplumdaki genç kuşakların eğitimi tüm toplumun sorunudur. Bu eğitimle ilgili alınması gereken tedbirlerin bir kısmının toplumsal olduğunu ifade eder. Okul içinde verilen eğitimin sınırları bellidir.

19. “Sosyal medya” toplumsal çürüme açısından önemli bir etkendir. Değerlerin tahrip olması karşısında hükümetlere düşen görevler vardır. Bütün yükü öğretmenin üzerine yıkmak çözüm getirmez.

20. Öğretmenlerin toplum içindeki saygınlıklarına zarar verecek eylem ve söylemlere karşı tedbir alınmalıdır.

B) ÖĞRETMENLERİN HUKUKSAL SORUNLARI

Ülkemizde eğitim hukukunda en üst hukuksal metin Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’dır.

Eğitim faaliyetleri, eğitim kurumlarında yaşanan hukuki sorunlar nedeniyle aksayabilmektedir.

Bu sorunlar neler olabilir:

1. Amir-memur arasında yaşanan sorunlar.

2. Eşdeğer pozisyonda olan yöneticiler arasında yaşanan sorunlar.

3. Mobbing(bezdiri)...

4. Okul müdürü ile öğretmen ve öğrenci arasında yaşanan sorunlar.

5. Öğretmenler arasında yaşanan sorunlar.

6. Öğretmen ile öğrenci arasında yaşanan sorunlar.

7. Öğretmen ile öğrenci velisi arasında yaşanan sorunlar.

8. Atamalardan doğan sorunlar.

9. Hukukî metinlerin uygulamasında yaşanan sorunlar.

10. Hukukî metinlerin yetersizliğinden doğan sorunlar.

11. Hukukî metinlerin öğrenilmesi, anlaşılması ve kavranması gibi nedenlerle doğan sorunlar.

12. Eğitimin özelleşmesi kaynaklı sorunlar.

13. Öğretmenlerin meslek örgütleri ile ilişkilerinden doğan sorunlar.

14. Eğitim hukuku dışında “keyfi” uygulamalardan doğan sorunlar.

15. Liyakat eksikliğinden doğan sorunlar.

Eğitimin baş aktörü öğretmendir. Öyleyse eğitim alanındaki tüm hukuki düzenlemelerin öğretmen merkezli olması bir zorunluluktur. Öğretmenin merkezde olmadığı bir eğitim sisteminde, milletin genç kuşaklarının eğitimi açısından beklenti istenilen seviyede gerçekleşmez.

Eğitimin millî karakterde olması gerekir.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli olarak adlandırılan sistem de ne yazıktır ki, eğitim sisteminin yukarıda sözünü ettiğimiz temel sorunu çözmekten uzaktır. Bu temel sorun çözülmeden, kuralların değişimini önceleyen yaklaşımların devlete ve millete faydası olmayacaktır.

Değeri yaratan şey üretimdir. Üretimde rol almayan insanlardan değer beklemek boşuna bir beklentidir.

Eğer bir ülkede değerler alanında tahribat yaşanıyorsa ilk bakılması gereken istatistik, ne kadar insanın üretim dışı olduğudur. İnsanların üretim dışı pozisyonlarında bir değişiklik olmadan değerler noktasında bir değişiklik olmayacaktır. Böyle bir beklenti hayalciliğin ötesine geçemeyecektir.

EĞİTİM YÖNETİMİ

Eğitim yönetimi, öğretmenlerin görevlendirilmesi gereken bir alandır. Eğitim yönetimi ve eğitim birbirinden ayrı olarak ele alınmamalı bir bütün olarak görülmelidir.

Modern ilkokullarda görev yapan öğretmenlerden istekli ve yetenekli olanlar 1928 yılından itibaren Gazi Eğitim Enstitüsüne bağlı olarak Pedagoji Bölümünde müfettişlik eğitimine tabi tutulmuşlardır. Pedagoji bölümüne girebilmek için öğretmenler yazılı ve sözlü sınavlardan geçmişlerdir.

1970 yılına kadar bu uygulama devam etmiştir.

Bu tarihten itibaren gündeme gelen hatalar:

1. 1970 yılından sonra bu alanda siyasi kararlar rol oynamaya başlamıştır.

2. Eğitim yönetimi alanında ikinci hata okullara "şirket" gözüyle bakan yaklaşımdan doğmaktadır.

Bu süreç 1990'larda gündeme gelen Toplam Kalite Yönetimi'dir.

Bu tarz yaklaşımların temel sorunu, eğitimde varolan sorunlara çözüm bulmak yerine, siyasi kadrolaşmanın yeni yeni yolları olma işlevini görüyor olmasıdır.

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU

Günümüz açısından bu kanun ile ilgili ayrı bir başlık açmak gerekir.

1. Kanun, "öğretmenin yetersizliği" üzerine inşa edilmiş. Kanun maddelerini okumaya başladığınızda, öğretmenlere "akıl verme", "yön verme" isteğinin ağır bastığını söyleyebiliriz.

Bu yaklaşımı öğretmen tanımında görüyoruz:

Öğretmen tanımını 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda (M.43)"devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmıştır.

Öğretmenlik Meslek Kanununda ise; Öğretmenlik; genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi bakımından hazırlığı gerektiren özel bir ihtisas mesleğidir.

1739 sayılı kanun yetiştirdiği öğretmeni tanıyor ve güveniyor.

Öğretmenlik Meslek Kanunu ise genel kültür, özel alan bilgisi ve meslek bilgisi alanlarında öğretmeni yetersiz bulmakta ve yetiştirilmesi gerektiğini söylemektedir.

Buna kim, nasıl karar verdi?

1739 sayılı kanundaki hazırlayıcı etmenler(eğitim aşaması için konulan gereklilikler), ÖMK'unda esasa dönüştürülmüş...

Kısaca buna, üniversitenin verdiği eğitimin “üstü çizilmiş” diyebiliriz.

2 a) “Aday öğretmenlik” (Milli Eğitim Akademisi) uygulaması, öğretmenlik mesleğine katkı sunan bir süreç değildir, olmamıştır. Her birimizin geçtiği bu süreçler, birer “formalite” olmanın ötesine geçememiştir. Zira adaylık sürecinde eğitim verenlerin de “uzmanlıkları” tartışmalıdır. Bu uygulama sürecinin, Eğitim Fakültesi ya da alınan formasyon döneminde tamamlanmış olması gerekir.

b) “Akademinin personel, denetim, bakım ve onarım, koruma ve güvenlik, taşınır ve taşınmaz, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve taşıtlar ile benzeri ihtiyaçları için gerekli iş ve işlemler Bakanlığın ilgili birimleri tarafından yerine getirilir. Akademinin giderleri için öngörülen ödenekler Bakanlık bütçesinde yer alır.” (M.26/3)

Görüleceği üzere, Milli Eğitim Akademisi'nin kuruluşu ve hayata geçirilmesi, zamanlamanın doğuracağı sıkıntılar bir yana, eğitime aktarılması gereken büyük bir kaynağın berhava olmazına neden olacaktır.

c) Millî Eğitim Akademisi de maalesef yukarıda sözünü ettiğimiz “kadrolaşma” çabalarının bir ayağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle de kısa zaman birimleri içinde toplumda eğitim açısından meşruiyetini kaybedecektir.

d) Milli Eğitim Akademisi, hayatını öğretmen olmaya adayan bir gencin bütün çabasına son verebiliyor.

Hazırlık eğitiminde başarı, üst başlığında (M:10).

“Ek sınavlar sonunda herhangi bir dersten başarısız olanların Akademiyle ilişiği kesilir.” denmektedir...

Uzun yıllar eğitim fakültesinde, iki yıl veya daha fazla akademide ve sonra “başarısız” denilerek “sokağa”...

3. Öğretmenlik Meslek Kanunu, Sözleşmeli Öğretmenliği artık kalıcı bir “kadro atama biçimi” haline getirmiştir.

Öncelikle öğretmen olan herkesin, birer uzman olarak, kadrolu olması gerekmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı her şeyi bir kenara bırakarak bunu sağlamaya dönük çalışmalar yapması gerekir.

4. ÖMK'da hazırlık eğitimi (Mi:8) başlığı altında,

“Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve değerleri içeren öğretmenlik mesleği yeterlikleri Bakanlıkça belirlenir.”

“Hazırlık eğitiminin içeriği, süresi ve hazırlık eğitimine ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” İfadeleri yer almaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim sürecini yönetmekle görevli bir kurum...

Yukarıdaki maddelerde, istenen nitelikler olarak, sözü edilen içeriği, öğretmen adayları üniversite eğitiminde almaktadır.

KARİYER BASAMAKLARI

Aynı işi yapan öğretmenleri birbirinden ayırıyor. Öğretmen sayısının kalabalık olduğu okullarda kaç tane uzman veya başöğretmen var?

Kariyer basamakları olarak bilinen ve ÖMK'da “Öğretmenlik mesleğinde kariyer”, başlığında ele alınan bu konu, onca eleştiriye rağmen uygulamaya konuldu.

TKY'ne atıf yapan bir uygulama... Ama okullar şirket olmadığı için tamamen işlevsiz bir uygulama...

Aynı işi yapan öğretmenler arasında ücret eşitsizliği yarattı...

Kanunda “kariyer” uygulamasına neden ihtiyaç duyulduğuna dair bir açıklama, atıf vb bulunmuyor.

Neden üç kariyer basamağı belirlendi?

Öğretmenlik mesleğinin nitelikleri dikkate alındığında kariyer uygulamasının "ayrımcılık" dışında bir izahı olmuyor.

ÖĞRETMENLERİN EKONOMİK SORUNLARI

1. 2002 yılından 2025 yılına kadar olan süre içinde Milli Eğitim bütçesi artış göstermiştir. 2025 itibariyle eğitime ayrılan bütçe en yüksek bütçe durumunda...

Öyleyse öğretmenlerin ekonomik durumlarında neden iyileşme olmadı?

2025 Ocak ayı enflasyon oranı yüzde 42,12...

2025 Ocak ayı memur zammı yüzde 11,54...

2025 yılı Temmuz ayında yıllık enflasyon yüzde 33,5 olarak gerçekleşti.

2025 Temmuz ayında memurlara yapılan zam oranı yüzde 15,57 oldu.

Temmuz ayı enflasyonunun yarısı bile değil...

2025 Temmuz ayı kira artış oranı yüzde 43,23...

Türk İş'e göre dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 85.065 TL.

İTO'na göre 81.000.

Birleşik Kamu İş'e göre 80.000.

DİSK'e göre 79.000.

Rakamlar ve ne anlama geldikleri ortada...

Öğretmenler almaları gereken rakamların çok altında bir ücret almaktadırlar.

2. Öğretmenler kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen olarak ayrılıyor.

Ücretli öğretmenlerin aldıkları ücret sadece girdikleri ders ücretinden ibaret... Kaç saat derse giriyorsa onun ücretini alıyor.

Haftada 30 saat girse ki bu her zaman olmuyor ve genelde çok daha az bir ek ders saati oluyor, 20 bin civarında bir ücret yapıyor…

Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ek ders ücretleri arasında yine fark bulunmaktadır.

3. Ücret yetersizliği öğretmenleri ek işlere yöneltmektedir. Günümüzde öğretmenlerin geniş bir yelpazede ek iş yaptıkları görülmektedir.

Öğretmenlerin bir kısmı ekonomik sorunları nedeniyle özel ders vermektedir. Bir kısmı dershanelerde çalışmaktadır.

4. Öğretmenlere ücret alabilecekleri ek görevler açılmaktadır. Hafta sonu yapılan sınavlarda görev almak gibi...

5. Her eğitim yılı başında kırtasiye yardımı yapılmaktadır. Bu yardım komik denecek düzeylerdedir.

6. Eşi çalışmayan öğretmene eş yardımı 2.659TL, 0-6 yaş çocuk yardımı 585 TL, 6 yaş üstü 253 TL... İkinci çocuk için 1.170TL

Şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz:

Öğretmen boşanması durumunda 2025 itibariyle 7500 ile 12500 arasında tek çocuk için nafaka ödeyecek...

Mahkemenin takdir ettiği rakam bu iken, öğretmen için bu çocuk yardım ücretini kim neye göre belirledi?

SOMUT VE KISA VADELİ ADIMLAR

1. Yeni başlayan bir öğretmen için maaşı 70 bin seviyesine çekmek...

2. Öğretmen, uzman, başöğretmen ayrımını kaldırarak, uzman ve başöğretmene yapılan tazminat miktarını tüm öğretmenler için uygulamak...

3. Öğretmen maaş zamlarını, gerçekleşen enflasyon rakamlarına eşdeğer oranda yapmak.

4. Eşi çalışmayan öğretmene eş yardımı miktarını asgari ücret düzeyinde yapmak...

5. Atama bekleyen öğretmenleri kadroya almak...

6. Ücretli öğretmen uygulamasına son vermek ya da maaşlarını yeni başlayan öğretmen seviyesine çekmek...

7. Kira artış oranını düzenlemek ya da bu oranda öğretmen maaşlarını arttırmak...

8. Sözleşmeli öğretmen uygulamasına son vermek. Öğretmen kadrolarını eşit düzeye getirmek...

9. Öğretmenlerin lojman ihtiyacını karşılamak... Öğretmenlerin çalıştığı yerdeki lojman miktarını yeterli seviyeye çıkarmak... Lojmanlar ile okulları birbirine yakın olacak şekilde düzenlemek...

10. Öğretmenlere ödenen çocuk yardımını o yıl mahkemenin tayin ettiği nafaka oranına göre belirlemek...

11. Öğretmenlerin ikamet ettiği yerden okula servis ile gitmesi durumunda servis ücretinin karşılanmak...

12. Yeşil pasaport alma süresinin aşağı çekmek ya da süreyi tamamen kaldırmak. Hâlihazırda bu süre 10-15 yıldır.

Ekonomik sorunların çözümü söz konusu olduğunda meseleyi sadece öğretmeler açısından ele alan yaklaşım eksik olacaktır. Elbette ki çözümlerin bir an önce hayata geçmesi istenir.

2025 yılı itibariyle istihdam rakamları 32 milyon 620 bin...

Bu rakam ülkemizin ekonomisine üretimden gelen katkıyı da göstermektedir.

İstihdamın sektörel dağılımı:

Tarım yüzde 14,8

Sanayi yüzde 20,7

İnşaat yüzde 6,6

Hizmet yüzde 57,9

Bu tabloya bakıldığında gerek sanayi gerekse tarım girdisinin artması ülkemiz ekonomisinin esas ihtiyacı durumundadır.

Öğretmenler olarak ülkemizin kalkınmasını istiyoruz.

“Sadaka” istemiyoruz.

Alın terimizin karşılığını istiyoruz.

Devletimizin “sosyal yardımlaşma” adı altında yaptığı yardımların bir kısmı “sadaka” türünde yardımlardır.

Çalışabilecek durumda olan büyük bir nüfus atıl durumdadır. Bu nüfusun üretime sokulması ülkemiz için acil ihtiyaçtır.

Kaynak: Editör:
Etiketler: Öğretmenlerin, sorunları, ve, çözüm, önerileri,
Yorumlar
Haber Yazılımı